Bugün 11 Nisan 2011, yıkılmanın günü. Hem madden hem manevi olarak. Çünkü birini sevmekten çok farklı diildir takım tutmak da. Sebepleri vardır; her şeyin iyi olacağına inanırsın, karşılık beklemeden stada gidersin, yeri gelir bağırır yeri gelir ağlarsın, sana inanmayanlara kızarsın, ve o inanmayanların dedikleri çıktıklarında da kızarsın neye kızdığını bilmeden. Ama gün gelir öyle bir mutluluk olur ki o stadın içinde, dünyanın geri kalanı umrunda değildir. Haykırmak, bağırmak, herkese anlatmak istersin. Ama bir takım tutmanın, bir renge gönül vermenin, bir insana gönül vermekle en ortak kesişeni mantıksızlığı, sebepsizliğidir. Yukarıda saydığım o sebepler, aslında ufacık bir yüzdesidir içinde hissettiklerinin. Gerisi kelime tutmaz, söze gelmez. Işte bu bölümüdür en acıtanı.
Bugün Ali Sami Yen’i, gittiğim geldiğim, aşina olduğum, çok şeyler paylaştığım Ali Sami Yen’imi yıkıyorlar. Yeni bir stad var elde, hayat devam edecek belki. Ama aynı olmayacak işte. Yeni stadda her şey daha güzel olacak belki, ama belki de olmayacak işte. Senle benim elimde aslında her şey, şu ana kadar çok mutluluk yaşatsa da kötü günde de silkinmeyi, göz göze gelmeyi, birbirimize devam demeyi bilmeliyiz. Ancak o zaman köklerini Ali Sami Yen’e attığımız umutlarımız, yeni stadda da yeşerebilir. Ve orada bir yeşertmeyi başarırsak, o zaman kimse bizi tutamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder