Ilk durak, Nada. Hakkında çok şeyler duyduğumuz, daha önce önünden gündüz geçip de potansiyelini gördüğümüz mekan, hayal kırıklığı oldu maalesef. Tamam yer güzel, dekorasyon güzel ama içkiler sınıfta kaldı en başta. Ben gerçi kurabiye vodkayı önce shotlayıp, sonra bardakladım, o iyiydi. Ama baldızın mojitosu ile benim White Russian'ım çok ciddi başarısızdı. Bir White Russian'da süt köpürür mü? Veya mojitoya küp küp buz atılır mı? Bir de biz büyümüşüz galiba, ya da gençlik çok erken çıkmaya başlamış. Neyse, yani Istanbul'da olsa baya enteresan olabilecek Nada'yı erken bitirdik.
Sonra Tunus'tan aşağıya indik, etrafta elde gitar canlı müzik yapılan (ve genelde boş olan) mekanları ignore ederek. Flat ve yanında bir yer daha vardı ama ne o gün ne de genelde o kafada olduğumuz için onları da geçtik. If'e niyetliydik ama oradaki kalabalığı görünce elimizdeki beleş girişleri, bu para ile kaç bira içebilir hesabı yapan iki gence verdik sevabına. Daha sonra da, tavsiyeler üzerine Çayyolu'na doğru yollandık.
Bir kere Ankara taksicileri ile pazarlık edebilmek ve bindikten sonra da adam gibi iki kelam edebilmek, Istanbul'da bulamadığımız bir lüks (Aynen düzgün parkların olması gibi, çok özendim o konuda da Ankara'ya). Ama taksiler pahalı be! Yani içki parası kadar taksi parası verdim derim biraz abartmak istersem. Ama bunda kaldığımız yerin Eryaman'da olmasının da etkisi var galiba.
Neyse Çayyolu, biraz Dubai kafasıydı sanki. Belli ki doğal olarak ortaya çıkan değil de şehir planlamasıyla "evet bu sene de buraya konutlar, buraya barlar açıyoruz" mantığıyla yapılmış bir yer. Ama mekanlar çok Reina'msı (yani çok gitmişim gibi konuşuyorum da en azından müzikal anlamda). Yani baştan sona yürüyüp hiç bir yer bizi çekmiyorsa, bir hata vardır. En sonda (ya da en başta da diyebiliriz) caddenin tam üstünde olmayan, Taps'in karşısında Shot diye bir mekana girdik. Niyetimiz zaten biraz içki biraz muhabbetti, tam da uydu açıkçası. Yukarı canlı müzik var dediler, grup ara vermiş ve koca katta 4 kişi vardı. Zaten o ara, müzisyenlerin sahneye çıkmasıyla değil de gitarları toplamasıyla bitti. Ama alt katta Engin (olduğunu hayal meyal hatırladığım) barmen sayesinde gecemiz baya güzel geçti. Sırf shot bi kere, adına uygun olarak. Adam başı 10'ar shot yapınca zaten bir gece kötü geçemez. Bir de yanında doğru adam varsa zaten no problema.
Eve girip yatağa yattığımda sabah ezanı okunmaya başlamıştı. Yani mission accomplished. Ama Ankara'nın gece hayatı hayal kırıklığına uğrattı genel olarak. Bir kere mekanlar ya boş, ya da fazla dolu. Bu da gidilecek adam gibi yerin azlığına işaret ediyor sanki. Yaş ortalaması da genel olarak düşüktü diye boku atmama rağmen burada benim 27 olmamın da etkisi olabilir. Var demiyorum, olabilir. Geri gelince yine çıkar mıyım? Yanımda doğru insanlar varsa net çıkarım. Ama single olsam, av için zor yer Ankara. Yani Ankara'ya geçer notu verdik ama 5 pekiyi için yapılacak çok şey var azizim.
4 yorum:
nada'nın asıl barmenini çayyolu şubesine gönderdiler, içkiler o yüzden öyle. ortam konusunda hak veriyorum ama eskiden o da düzgündü, ankara gece hayatının bir numaralı problemidir zaten bu.
birdahaki sefere bize takılınız =)
Çayyolunda da mı Nada var? Keşke oraya gitseydik... Ama göremedik, nerede?
Evet bi dahaki sefer rehberliğinizi bekliyoruz, böyle bilmeye bilmeye olmaz
park caddesini geçince sola dönüyorsunuz, o tarafta. birkaç gün önceden haberim olsun, her türlü gece hayatı turunu ayarlarım =)
Tamamdır, yazdım bunu, konuşuruz
Yorum Gönder