12 Kasım 2010

Hormone Shower

Hormonların insan üstündeki etkisi, kalibresiz duşlara benziyor galiba. Bazen mutluluk hormonları öyle bir salgılanıyor ki etraftaki sıkıntılar bile insanın canını sıkamıyor; tam istediğin sıcaklık ve tazyikte akan duş gibi. Sonra bir an geliyor, sıcak su kesiliyor ve buz gibi sular baştan aşağı iniyor. Veya öyle bir moda giriyor ki insan, yataktan kalktığın an, o güne lanet ediyorsun. Her gün olan şeyler can sıkmaya başlıyor.

2-3 hafta öncesine kadar soğuk duşta, sike sike banyo yapıyordum, ne yalan söliim. Işten, evden bi bıkkınlığım vardı; verimsiz iş günlerinin ardından eve gelip Playstation oynayarak günün bitmesini bekliyordum. Bu aralar verdiğim en iyi karar ise Barselona'ya gitmemiz oldu K. ile heralde. Bir gittik, hem oradayken, hem de dönüşte, şahane kıvamda bir hormon duşunun altındayım. Üretkenim, sevgi doluyum, keyifliyim. Aylardır bekleyen çalışma odasını acayip yola koydum, çok güzel oldu. Kitap okuyorum, müzik dinliyorum ve hepsini süper bir keyifle yapıyorum. 100 Years of Solitude'u okuyorum, içim coşkuyla doluyor (hayır, şu ana kadar okumamıştım; evet, biliyorum zaten mükemmel bir kitap olduğunu). Bir yandan yeni albümler aldım Barselona'dan, onları dinliyorum. Arcade Fire'ın yeni albümü Suburbs hakkaten çok iyi, klasikler arasına gireceği belli. Zaten bizim zamanımızdan geleceğe hangi müzikler kalacak deseler aklıma ilk Arcade Fire ile Franz Ferdinand geliyor. Sonra Blur'un Parklife'ını aldım. Sene 1994, Blur Parklife'ı, Oasis Definitely Maybe'yi bir ay ara ile yayınlıyor. Keyfe bak!

Ayrıca yarın akşam uzaklara gidiyoruz K. ile. 5 gün kafa dinlemeye, hiç bir şey yapmamaya, cennete gidiyoruz. Cumartesi gecesi Dubai yerel saat ile 1-3am arası bir aktarmamız var ve Luftansa ile Amerika'ya uçarken Frankfurt'ta aktarma yaptığımız günlerden beri hiç yapmamıştım (sonradan düşündüm de yalan, Havana'ya giderken Paris'te aktarma yaptık) ve itiraf ediyorum biraz tırsıyorum uyuyakalırsak diye.

Bir yandan da Eurosport Türkiye'nin websitesinde motorsporları editörü oldum, onu da çok seviyorum ve mutluyum. Ayrıca ilk defa TRT'ye gittim Formula 1 canlı yayını için. Minör bir rolüm vardı ama düzgün konuştum benim tutuk standartlarıma göre. Hatta Okay Karacan yayından sonra geldi dediklerim hakkında tebrik etti. Ben dedim beylik laflarıdır, öylesine demiştir diye ama dün bir baktım kendi köşe yazısında benim dediklerimi yazmış. Şaşırdım sevindim. Bakarsınız seneye ana konuklardan biri olurum.

Yani kısaca;

I'm loving my Boba Fetts,
I'm loving the White Riot,
I'm loving MD,
I'm loving Parklife and Definitely Maybe,
I'm loving the vinyls,
I'm loving everything!

2 yorum:

birdie num num dedi ki...

sir çok sevindim eurosport olayına
ama bir şeye katılamicam bizim zamanımızdan geleceğe gidecek çok daha fazla iyi grup var ....lütfen :)

Sinan Kolat dedi ki...

mesela hacı?

bu arada yakın zamanda çok enteresan şeyler yazıcam, stay tuned in...

Related Posts with Thumbnails