18 Ekim 2010

Utanç

Dün akşamki GS-Ankaragücü maçından sonra eve gelip K. ile Soul Kitchen'ı izlemek, verdiğim verebileceğim en iyi karardı belli ki. Yine de içimdekileri kusma ihtiyacı duyuyorum hala.

Sahadaki oyun hakkında ağlayacak değilim. Defansın akıl almaz hataları hariç sezonun en iyi maçlarından birini oynadı GS dün akşam; baskılı, istekli, pozisyonlar da bulan. Hakemin ilk goldeki yanlışlar serisine burada parantez açmadan olmaz. Orta hakem, durmayan topla oynun başlamasına izin veriyor; yan hakem de önce bayrağını kaldırıp bizim defansı durduruyor, sonra da indiriyor ve golü veriyor. Kasıt aramamak elde değil. Ama kafamızı bozan gerçekten bunlar değil.

Dün akşam GS taraftarı olmaktan utandım. Skor kötü gidince "Imparator Fatih Terim" sesleri verenler oldukça zaten bu kulüp bir adım ileri gidemez. O sırada onları yuhalayanlar oldu, tabi ki kavgalar çıktı. Peki sonra? Sonra Rijkaard, Misimoviç'i çıkarıp yerine Aydın'ı aldı (yapılabilecek en hıyarca şeydi). O zaman bütün herkes, Imparatorcuları yuhalayanlar dahil, "Rijkaard istifa" diye bağırdı. Hakkaten bu kadar mı oynağız, bu kadar mı karaktersiziz? Sonra bir kısım "Yönetim Istifa" diye bağırmaya başladı. Sonra GS, 3-2 yaptı durumu (yoksa sadece Baros mu demeliyim?), bütün tribünler "haydi cimbom"a geçti. Yani olması gereken yere, ta ki 4-2 olana kadar. Tekrar "Imparator"lar! Karaktersizliğin dibine vurulduğu, yönetimin maşası olunan, iğrenç dakikalar. Fenerbahçeli'lerin su yağmuruna tutulduğu o aptal maçın ilk yarısında çıktığımdan beri bu kadar rezil hissetmemiştim mensubu olduğum GS taraftarları hakkında. Galiba dün akşam, o lowpoint'ın da altına inildi. Bu taraftara dün akşam da yakışır, kallavi Fener yenilgileri de.

Peki sahadakiler? Misimoviç, bu takımda ayağı top yapan tek adam olduğunu gösterdi açıkça. Insua da bindirmeleri ve yaptığı ortalarla çok iyi oynadı. Ama Baros, gerçek anlamda bir kral. Şahane oynadı, önce mecazi sonra gerçek anlamda kendini yırttı. Onu izlemek bir keyif hakkaten. Onun sakatlanmasıyla önümüzdeki 2-3 maça şimdiden 0 puan yazabiliriz gönül rahatlığıyla. Ama Galatasaray, olmayanlarından (Arda, Baros, Ufuk, Kewell, Neill) değil, maalesef olanlardan daha çok çekecek. Mustafa Sarp ve Servet'in, takımı baltalamak, Rijkaard'ı göndermek için kıçlarını yırtmadığını görmek imkansızdı. Sarp, bir tek topu ileri atmadı. Servet ise ne forvetleri engelledi, ne ofsayt tuzağı kurdu, ne de ileri pas attı. Yenilen gollerde ve Ufuk'un kırmızı kart gördüğü pozisyonda birebir hatalı. Istifası istenen Rijkaard'ın, Servet'i kadrodışı bırakmakla ne kadar doğru bir karar aldığı ortada. Ufuk da artık isyanından o kırmızı kartı görmediyse ben de neyim!

Kısacası politikaya, ihtirasa, beleşe, düzensizliğe, eyyama bulaşmış, göte dönmüş bir Galatasaray camiası gördüm dün akşam. Yazık ki ne yazık!

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails