Tuvaletteki sifonun kendi kendine su kaçırıp durduğu bu gecelerde benim için eski alışkanlığımı canlandırmak elzem oldu bir süredir. Tamam, zamanında Offspring'lerle Metallica'larla da uyurdum ama galiba yaş 27 olunca bu tip şeyler için yaşlı sayılıyorum. Zaten bi de nezle öncesi halsizliği yaşıyorum şu anda, dokunmayın.
Aşağıdaki liste, yılların kemikleşmiş "uyku albümleri" benim için. Uyumazken de dinlerim ama uyurken taktım mı sonunu getiremem hiç bi zaman. Ormanda 1000 koyun gücündeki müzikler bunlar:
Pink Floyd - Dark Side of the Moon
Nazarımda bu albüm, zaten gelmiş geçmiş en iyi albüm. The best. Quadrophonic ses kaydının ilk kullanıldığı kayıt olan Dark Side, her daim beni benden almıştır. Diyeceksiniz ki Time'ın başındaki saatler, Money'deki acayip sololarda nasıl uyuyorsun? Beni asıl uyutan Great Gig in the Sky, Us and Them, Any Color You Like... Bir de albümün inanılmaz "spacious" oluşu. Zaten diğer iki albümle en büyük ortak özellik de bu. Bir bulutun içinde gibi olan albümler beni (ve muhtemelen herkesi) uyutuyor.
Sigur Ros - Aegetis Bryjun
Bu albümün en güzel tarafları ne gitar solosu var, ne yükselen sesler ne de konuştukları dili anlıyorum. Herşey oblivious. Staralfur'daki solo bile yumuşak bi keman solosu. Zaten sonrasına geçmekte zorlanıyorum genelde. Oralarda bi yerde kopuyorum. Ama Sigur Ros'un diğer albümleri aynı etkiyi yaratmıyor nedense. Zaten artık eskisi gibi spacious da değiller ama adamlar heralde 10 yıldır aynı müziği yapacak değillerdi. Şaşırmamak lazım.
Broken Social Scene - You Forgot It in People
BSS, diğer iki gruba göre çok daha personal bi seçim. Çünkü kendisi daha personal bi albüm. Bir kaç yıl önce Babylon'a geldiklerinde hatırlıyorum, Lover's Spit'i kanserli bi arkadaşını anmak için söylemişti Brendan Canning. Öyle de kaldı. Hüzünlü, insani, benle birlikte uyuyan bir müzik. O yüzden seviyorum Broken Social Scene'i de You Forgot It in People albümünü de. Sanki uzanıcaz, sarılıcaz gibi geliyor bazen.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder