Karşı tarafı tavlamak bazen yürümek kadar kolay, bazen de işe gitmek kadar zor olur. O anki modunuza, karşı tarafın moduna, zevklere hatta bazen kızların giydiği donla barışık olup olmamasına kadar giden bir çok etken var bir gecenin başarıya ulaşması için. The Coupling'de Steve'in, first date sırasında Susan'a dediği gibi: Kızlar, o akşamın "lucky" olup olmayacağını gece başlamadan bilir, erkeklerse bunun stresiyle yaşar bütün gece.
Peki erkekleri irrite eden ve "nolursa olsun bunu gördüm ya, mümkünatı yok" dedirtecek şeyler yok mu? Var tabi. İşte kızların, ceza sahası içinde yapıldığında penaltı&kırmızı karta sebebiyet veren 9 kusurlu hareketi:
1) Göğüs arası kılları: Listenin, kızların kendi seçmediği tek maddesi. Esmerlerin ciddi dezavantajlı olduğu bir nokta. Bazı kızların kol kılları olur, hatta benden daha büyük favorileri olanları da gördüm. Bakımsız olmadığı sürece elinden geldiğince katlanabileceğin noktalar bunlar. Fakat göğüs arasındaki kıllar, o kızla olması potansiyel herşeyi o anda bitirecek bir olay. Bu kadar kendine bakım ürünleri ve metodları varken buna "Allah vergisi, ne yapayım" diyen kızlar kaybetmeye mahkumdur.
2) Nazar boncuğu: Nefret ederim, kısa ve öz. Yüzde 90, hiç bir şekilde nazarın zaten değmeyeceği kızların takmasından da olabilir bu. Nazar boncuğu takmak, bir kızın kendini beğenmişliği gibi duruyor. Çok güzelim, herkes bana baksın ama kimsenin nazarı değmesin. Eskiden bileziklerin bir tarafındaydı ufak, şimdi ise tam bir istilası var. Boyunlardaki nokta taşlı nazar boncukları ise en sevmediğim. Daha devam edemicem bu maddeye.
3) Sallantılı küpeler: Genel olarak kadında takıyı sevmiyorum zaten. Saat, belki bir yüzük, bir de sade bir kolye. Gerisi takıp takıştırmak gibi duruyor. Özellikle de küpeler. Bu antipatime çocukluğumdan bir sebep buldum aslında. Çingene çocuklarının taktıkları çakma altın küpeler. Tabi bu, zamanla dallandı budaklandı. Artık az sallantılı küpelerden kulak avizelerine kadar hiçbirine tahammül edemiyor hale geldim. Bir de sallantılı olmasalar da inci küpeleri de buraya ekleyelim.
4) Ağır makyaj: Kadının kendine güvenmemesinin bilinçaltı sembolü. Her erkek yakışıklı doğmadığı gibi her kadın da güzel doğmaz, kabul. Güzel doğmamak bir dezavantajdır, o da kabul. Ama bu çekici olmamak anlamına gelmez. Zaten aslında bir erkeği çeken şey güzellik değil kadınsılıktır. Yani Iskandinav kızları çok güzel olsalar da, içlerindeki erkeksilikten dolayı güzellikleriyle aynı derecede çekici değillerdir. Ama Italyan bayanlar, hepsi birer model olmasalar da havalı ve özgüvenli, kısacası kadınsıdırlar. O yüzden de fiziksel potansiyellerinin üstünde bir tavlama görülebilir. Şuna getiriyorum, bir kadın güzel doğmasa da kendini güzelleştirmenin yolu makyaj değildir. Ufak dokunmalar OK, sonuçta akşam gidilecek yere yataktan kalkmış gibi gitmemek lazım ama kat kat kat makyaj yapmak, aynı dili konuşmadığınız insana gittikçe daha fazla bağırarak bir şey anlatmak gibidir: Anlamsız ve başarısız.
5) Sanata alakasız olmak: Kadınla sınırlamamak lazım, hiç bir sanata ilgi duymayan her insandan uzak dururum. Icra etme, çok meraklı da olma ama sev ve takdir et. O kadar da zor değil, ayrıca hayata renk de katar. Hepsine de meraklı olmak zorunda değilsin. Bunun müziği var, sineması var, fotoğrafı var, edebiyatı var, tiyatrosu, heykeli, resmi var, varoğluvar. Bunların hiçbirine ilgi göstermeyen, önüne koyulanla tamah eden insanla bir şekilde, bir zaman sonra tıkanıyorum. Bu kategoriye müzik deyince Serdar-Kenan-Celine Dion, film deyince Titanic, resim deyince Picasso, kitap deyince Dan Brown diyen insanları da katıyorum.
6) Sanatla alakalı gözüküp mal mal zevki olanlar: Aslında az önce saydıklarımdan daha bile kötüler. Yukarıdakiler, alakasızlıkları ile barışık insanlar en azından. Buradakiler, olduklarını sanıp bunu göstermeye çalışarak daha bir gülünç ve iğrenç duruma düşüyorlar. Yani ben müziğe meraklıyım deyip Muse ve Placebo dinleyen, ama The Beatles deyince "onlar çok bayık" diyebilen kızlardan bahsediyorum. Diğer kategorideki kızların yanından hızla uzaklaşma hissi başgösterse de bu tiplere karşı şiddet duygularım kabarıyor. Emo'ları buraya ekleyelim ki yalnız kalmasınlar. Neymiş, renkler ve zevkler tartışılırmış karşı cinsi tavlıyorsanız. Ben de görülebilen gelecekte (foreseeable future'ın chicken translate'i) Emo veya zevksiz açılımı yapacakmış gibi hissetmiyorum.
7) Arkadaşlarla kaynaşamama: Çok kritik bir madde. Sevgili ile başbaşa vakit geçirilmesi elzemdir tabi ki, ama başbaşa geçirmeyeceğiniz vakitler de olur. Arkadaşlarımla buluştuğumuzda suratını asan, muhabbete katıl(a)mayan, her daim ne zaman gidicez bakışları atan bir kız ile münasebet, yakın gelecekte bitecek demektir. Hele bir de yalnızken sizin arkadaşlarınızı ne kadar sevmediğinden bahsediyorsa. Güzelim, ben arkadaşlarımı seçmişim ve arkadaşlarım, benim bir göstergemdir (yani genelde diyelim). Hayatımı kız arkadaş- arkadaş diye ikiye bölmem.
8) Ayrılamadığı bol sayıda kız arkadaş: Kız ekürisi, girl gang, ne derseniz deyin, arkadaşları ne kadar güzel ve kafa olursa olsun, ilişkiyi başlamadan bitiren bir unsurdur bu tuvalette bile birbirlerini bırakmayan kız grupları. Otostop çeken bir kızı almak için yanaşırken bir anda ortaya çıkan 5 kız gibi (aslında bu güzel geldi kulağa, tam böyle değil). Bir şekilde dişiyi gözüne kestirdin, ava yaklaşıyosun ama bir anda arkadaşları ortaya çıkıyor. Hepsiyle iyi geçinmek zorundasın en başta ve bu gruplarda kesin sinir-salak-kikirik bir veya bir kaç kız olur. Onların bir çapraz ateşinde kalırsın: Kimsin, nerde okudun, şunu tanıyor musun vs vs. Bu sırada bir şekilde oldu da avı tava getirdin, bir bakarsın ki sadece onunla değil bütün ekürinin erkek arkadaşı olmuşun. Çünkü genelde bu ekürilerde aynı anda sadece bir tanesinin erkek arkadaşı olur. Yani gece çıkarken 5 kızla çıkarsın, 5 kıza mukayıt olursun, 5 kızı eve bırakırsın ve bütün bu erkeküstü çabaların sonunda sadece bir tanesini öpersin. Neymiş, tehlike durumlarını daha ava yaklaştığında alıp bir sonrakine geçmeliymişin.
9) Üşengeçlik: Nedendir bilinmez, zamane kızlarının çoğu bu sıkıntıdan muzdarip. Ben hayatı seviyorum; hayatın, onun güzelliklerini yaşamak için (100 yaşına gelsen bile) kısa olduğunu düşünüyorum ve onu güzel anılarla doldurmak istiyorum. Ve: "bu akşam kanepe akşamı olsun", "oraya kadar yürüyecek miyiz", "merdiven mi?". Bu kadar dizi izlemeyin kızlar, dışarıda bir de gerçeğinden bir hayat var ve sırf erkekler için değil.
2 yorum:
hımmm.. ee bunlar harika tespitler..
Bir de ilk fotoğraf var ya var ya, son zamanlarda gördüğüm en eğlenceli fotoğraf :)
:) tenk yu da hangi resimden bahsediyosun, yukarıdan ilk fotoğraf mı aşağıdan ilk fotoğraf mı?
detaylara takılırım
Yorum Gönder